21 Ocak 2009 Çarşamba

yeşilçam holivuda nasıl geçti üzerine tezler

cihangir 2008in en iyi gişe yapan filmlerini sıraladı geçenlerde. bizde ilk 10da türk filmleri varmış hep. pek hoşuma gitti. bu sıralamada ulusal sineması holywoodu gişede alt eden iki ülke varmış : fransa ve türkiye. ben cihangircimin yalancısıyım.

sonra bi reklam gördüm. tanımadığım, daha doğrusu simasını bildiğim genç oyunculardan oluşan tam bi gençlik filminin. hayır ben gitmiycem bu filme. benim bütün ailemde gitmek isteyen en fazla 14 yaşındaki bıdılık dediğim ama genç kız olan yiğenim var. ve sanırım bu gişe başarısını da bu tip gençler yaratıyor

çünkü bu arkadaşların hayatı okul, dershane ve ev arasında geçiyor ve en fazla serviste kakara kikiri yapıyorlar. bulundukları her ortamda başlarında onu yapma bunu yapma diyen insanlar var. gündüz vakti arkadaşlarla sinemaya gidebilme iznini aileden koparan özgürlüğünü koparmış oluyor ve üstüne güzel vakit geçiriyor. geçen duydum çocuk ailesine "alış veriş merkezine beraber gidicez, kız arkadaşım gelecek. siz en üstteki bilmemne cafesinden ayrılmayacaksınız. biz de sinemaya gidicez. casusuluk yapmak, gelip bizi dikizlemek yok. sonra beraber eve dönecez" diyor, aile kabul ediyor ve tıngır mıngır alışveriş merkezinin yolu tutuluyor.

şimdi bizim orta halli anneler babalar bu işi kotaramazlar. eskisi gibi "ben o istedeğin barış manço albümünü radyodan çekerim" tarzı internetten indragandi de yapamıyorlar. eh çocuklara izin vermek kalıyor geriye

1 yorum:

kilavuzkarga dedi ki...

"casusçuluk" sanırsam oradaki "casusuluk" diildir sanırsam... önce onu bi şeettireyim dedim.. evet vakadır: Annemden "Barış Manço"nun kasedini istemiştim... Çarşıda mıydık pazarda mıydık?... Hiç unutmuyorum kasedin adı da "24 ayar"... Barış Manço'nun 24 ayar bir albümüdür bu ara bu... Annem kasede şööle bi baktı "Eeee bu kasetteki bi şarkıyı biliyoruz, kalsın" dedi... Sanırsam oradaki 'yu end ay' 'old pavlin' ve 'sö sö fa' gibi ingilizce ve 'belçikaca' parçalara annem faransız kalmıştı... "ben sana polis radyosundan kaydederim bi barış manço kasedi dinlersin" dedi... (Lan kaç para o kasat allaam yarabbim, Şimdi düşünüyorum da çıldırasım geliyor...-çocukken alınmasını istediğiniz ve unutamadığınız şeyler-)... Annemin evdeki inanılmaz stüdyosunda (kasetçalar kapağı yerinde miydi onu bile hatırlamıyorum) bir barış manço kasedi kaydedildi tabi kii... Sözünü de tutarmış... Lakin çamaşırdı bulaşıktı derken arada duyulan barış manço şarkısını yarım yamalak kaydetmek ne akla hizmet... Yarım kaydedilmeyenlerde de hiç tanımadığım "bakırköyden hala jale lale, kadıköyden tüm mahalle" diye adlandırılan otistik isimler geçiyor... işte o benim ilk müzik kasedimdir... (allaam işte bu yüzden müzikle aram iyi olmadı)... Şimdi tuubacıım buradaki tespitini iyi toparlarsa anne tipi insanların günümüz teknolojisinde "dur oolm sen gitme sinemaya ben indiririm o filmleri torentten" seviyesinden uzak kaldıkları için varoşlardaki insanlar sinemaya gitmekte ve türk filmlerine sağlam gişe bırakmaktadırlar ...